Ege denizi, (
Yunanca: Αιγαίο Πέλαγος: "Egeo Pélagos")
Türkçe: Adalar Denizi).
Balkan ve
Anadolu Yarımadaları arasında,
Akdeniz'e bağlı bir deniz.
Marmara Denizi ve
Karadeniz'den
Çanakkale ve
İstanbul Boğazları ile ayrılan denizin kuzey sınırları karalarla çizilmiş olmakla birlikte, güney sınırlarını
Yunanistan'a bağlı adalar olan
Rodos ve
Girit adaları çizer.
Etimoloji
Ege denizi isminin etimolojik olarak yunan dili ile açıklanamayan bir isim olduğu
Bilge Umar'ın "Türkiye'deki Tarihsel Adlar" isimli eserinde savunulmaktadır. Aynı kitapta bu ismin eski Anadolu dillerinden olan
Luwi dilinden gelen bir miras olduğu savunulmaktadır. İsmi ile ilgili farklı görüşleri olan denizin ismi, bir inanışa göre
Aegeus efsanesine dayandırılmaktadır. Bu efsaneye göre
Atina'da düzenlenen bir bayram olan
Panathenaia'da
Giritli atlet
Androgues öldürülür. Buna karşılık Girit kralı Atina'dan her yıl kurban edilmek üzere yedi kız ve yedi erkeğin gönderilmesini talep eder. Bundan hoşlanmayan Atina kralı
Aegeus, oğluna Girit kralını öldürme görevi verir. Bu görevi başarması halinde geri dönerken gemisine beyaz bayrak çekmesini, başaramaması halinde ise siyah bayrak çekmesini ister. Girit'e giden kralın oğlu görevini başarıyla sonlandırır ve zafer sarhoşluğuyla geri dönerken babasının söylediklerini karıştırır ve gemisine yanlışlıkla siyah bayrak çeker. Bunu gören kral oğlunun başarısızlığa uğradığını düşünerek kendini denize atarak intihar eder. Bu olay sonunda kralın atladığı yer olan Atina Körfezi'ne "Aegeus Pontos" (Ege Denizi) denilmeye başlar.
Bu denizle Türkler ilk olarak 1081 yılında karşılaşmış ve bu denize "
Adalar Denizi" ismini vermişlerdir. Bu dönemden sonra
Aydın Oğulları ve
Osmanlı kaynaklarında bu denizden "Adalar Denizi" şeklinde bahsedilmektedir. Bu isim 1938 yılında
Faik Sabri Duran'ın yazdığı lise 3. sınıf "Türkiye Coğrafyası" adlı ders kitabının 26. sayfasında da geçmiş Ege bölgesi için ise Garbi Anadolu ifadesi kullanılmıştır. Ancak aynı kitabın farklı bir sayfasında Ege Denizi ifadeside kullanılmıştır.
Coğrafya
Ege Denizi ve çevresinin Topoğrafik haritası.
Ege Denizi
Anadolu ve
Yunanistan Yarımadası arasında bulunan irili ufaklı 3000 kadar ada ve ada görünümündeki kara parçalarına da içine alan yarı kapalı bir denizdir.
Anadolu Yarımadasının batı kıyılarının çok fazla girintili ve çıkıntılı olması ve bu kıyılara çok yakın konumda çok sayıda ada bulunması, Ege denizinin daha önce büyük bir kara parçası olduğunu düşündürmektedir. Ege denizinin, başka yerlerde çok az görülen, girintili çıkıntılı kıyılara; bu kıyılarda bulunan çok sayıdaki koy, körfez, boğaz ve yarımadaya sahip olma gibi bir başka özelliği daha vardır.
Ege Denizi, yakın bir geçmişte “Aegeis” ya da “Egeid” adı verilen bir kara parçasının, büyük bir bölümünün sular altında kalmasıyla oluşmuştur; üstündeki adaların çokluğu nedeniyle “
Adalar Denizi” diye de adlandırılır.
Ege'de gelgit önemsizdir ve yol açtığı düzey genişliği ancak bazı dar boğazlarda, rüzgarlarla meydana gelen yığılmaların da etkisiyle 30-40 cm'yi bulur. Adalar arasındaki bazı dar ve dolambaçlı boğazlar şiddetli ve karmaşık yerel akıntılara neden olur. Bunların en ünlüsü Eğriboğaz Körfezi'nde görülür.
Ege Denizi'nde, kuzeyde
Saros Körfezi'nden başlayarak güneye doğru “S” biçiminde uzanan, tabanının derinliği yer yer 1000 m'yi aşan bir oluk yer alır. Ege Denizi'nde çok sayıda ada bulunur. Toplam yüzölçümleri yaklaşık olarak 23.000 km² olan bu adalar, her yana serpilmiş gibi görünmelerine karşın, belli bir düzen ve gruplaşma gösterirler.
Denizi üstünde egemen olan
Akdeniz iklimi, bu büyük su kütlesinin etkisiyle bazı değişikliklere uğrar: Ege Denizi'nin etkisi, donlu günlerin sayısını azaltır. Denizi suyu sıcaklıkları da genelde kuzeyden güneye doğru artar. Bu artış kışın daha çok belirlidir. Kıyı ve adalarda kışları yağışlı bir
Akdeniz iklimi görülür.
Yazın bütün Ege Denizi ısınır. Kuzey ve güney yüzey suları arasındaki sıcaklık farkı, 1°-2 °C'a iner. Sıcaklığın en yüksek olduğu ayda Ege Denizi'nin her yanında deniz suyu sıcaklığı 23°-24 °C arasındadır.
Ege Denizi'nde yıllık yağış tutarı kuzeyden güneye gidildikçe azalır. Yağışlar genellikle kış aylarında toplanmıştır. Komşu karalarda olduğu gibi, Ege Denizi alanında da yazlar çok kuraktır. Yazın Ege Denizi'nin her yanında, kuzeyden ve kuzeydoğudan “etezyen” adı verilen şiddetli bir rüzgar eser. Ege Denizi, biyoloji ve hidroloji özellikleri bakımından
Karadeniz ile
Akdeniz arasında bir geçiş alanı oluşturur.
Bölümleri
Genel olarak, Türkiye tarafından kullanılmasada, dünyada farklı kaynaklara göre Ege Denizi 3 alt kol barındırır. Bunlar;
Balıkçılık
Çanakkale Boğazı'ndan ve altüst akıntısıyla gelen ve besin tuzları, oksijen ve plankton bakımından zengin olan Karadeniz suları, kuzeydeki balık yaşamını olumlu yönde etkiler. Ege Denizi, oksijen bakımından zengin olmasına karşın, fosfat ve nitrat bakımından yoksuldur. Bu yüzden güney bölümü, dünyanın balık bakımından en yoksul denizlerindendir. Buna karşın denizin güney bölgesinde süngercilik, tarihsel olarak yapılan bir diğer iş koludur.
Yeraltı Kaynakları
Denizin kuzeyinde
Batı Trakya açıklarında, Yunanistan tarafından 60 yıl boyunca işlenen bir petrol rezervi vardır
[2]. Ama artık ömrünü doldurmuştur.
Hukuki durum
Ege Denizi'nin orta bölümleri, her ne kadar arada Yunanistan'a ait adalar olsa da , Türkiye ana kıta topraklarından 200 deniz mili daha yakında bulunmasından ötürü Türkiye'nin
münhasır ekonomik bölgesi içinde kalır.
Uluslararası Deniz Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddelerine göre;
münhasır ekonomik bölge adı verilen ve petrol, madenler ve deniz servetlerini çıkarma hakkını veren bölge alanları tayin edilirken adalar bu
münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesinde dikkate alınmamakta ve bu ekonomik alanın son hudutları, ana kıta topraklarından uzaklığıyla ölçülmektedir. Böylece Türkiye devleti, arada kalan Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos gibi adaların 12 deniz mili karasularının üzerinden atlayarak bulunan Ege denizi orta bölümleri üzerinde --karasuları egemenliği anlamında değil-- fakat ekonomik hakları bakımından deniz tabanı mülkiyetine sahip bulunmaktadır. Uluslarası Lahey Adalet Divanı da bu doğrultuda çeşitli ülkelerle ilgili kararlar vermiştir. Böylece Türkiye ülkesinin denizaltı yataklarını işletme hakları kendi kıyılarından çok uzaklara,
Limni,
Naksos ve
Girit adaları yakınlarına kadar uzanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder